Meditasyon Nedir?


Meditasyon Nedir?
Nefes, Yoga, Reiki, Çakra ve Aura üzerindeki uygulamalar hep fiziksel bedenimiz ile ilgili uygulamalardır. Meditasyon, zihnimizle katıldığımız bir uygulamadır.
Meditasyon Sanskritçe de “dyhana” sözcüğünden gelmekte olup “zihni arıtıp sakinleştirmek, işlevselliğini kazandırmak olarak da çevrilebilir.
Yoga, nefes gibi uygulamalar ile gün boyu bedenimizde oluşan gerginliği, stresi atabiliriz. Meditasyon ile de gün içinde hiç susmayan zihnimizi belli süreliğine odaklar, zihnin gevezeliğini duymaz sadece seyrederiz. Böylece zihnimizin sakinlediğini, tazelendiğini, geçen düşünceler üzerinde de gerekli gereksiz ayrımını yapabilmemizi sağlarız. Meditasyon tam farkındalığın kazanılmasındaki araçtır.
Bizler, bir şeyi farkında olunca, o şeyi tespit eder, kaynağını bulur, eylemi planlar ve uygulamaya geçeriz. Farkındalık aksiyonu getirir beraberinde. Çözüm sağlar. Meditasyon bizleri tam farkındalık boyutuna geçebilmek için kademe kademe hazırlar.
Meditasyon geveze zihnimizin gün içinde ürettiği sayısız yargı, eleştiri, suçlama, kırgınlık, kızgınlık gibi çevremize ve özellikle kendimize yüklendiğimiz etiketleri, duyguları ve gereksiz yükleri fark ettirir. Geveze zihnin ürettiği gereksiz, uyuşturan, yoran, bezdiren, karartan düşünceleri gerçek dünyasında fark etmemizi, algımızın bizi yönlendirdiği girdaplardan çıkmamızı sağlar. Bu da özgürleşmemizi, sağlıklı düşünmemizi, kendimizi korumamıza ve sevmemize alan açar.
Meditasyon yaparken dikkat edilecekler;
- Sakin bir yer seçin, mümkünse özel bir yer belirleyin.
- Günün belli saatlerini seçin, rutin oluştuğunda meditasyonu daha rahat yaptığınızı fark edeceksiniz.
- Meditasyon yaptığınız yerde tütsü (adaçayı, kobal) olması, mum yakmanız hem odaklanmanızı sağlayacaktır, hem de rahatlamanıza ve günün bütün enerjisini arındırmanıza, tazelemenize yardımcı olacaktır.
- Sizi sıkmayan, rahat giysiler giyin.
- Meditasyon esnasında bağırsaklarınızın ve idrar kesenizin sizi rahatsız etmeyeceğinden emin olun.
- Sağlıklı beslenin, yediklerimizin ve yemediklerimizin hem meditasyonu hem de genel sağlığımızı etkilediğini unutmayın.
- Kısa süreli meditasyonlar ile başlayın. Başta 3-5 dk ile başlayın. Hazır olduğunuzda süreyi yavaş artırın.
- Meditasyon yaparken omurganızın dik olduğundan emin olun. Zaman içinde postürünüz bu duruşa alışacaktır. İskelet ve omurlarınız için de çok faydalı bir oturum şeklidir.
- Meditasyon esnasında odağınız öncelikle nefesinizde olsun, diyaframdan nefes alın, nefesinizle karnınızın şiştiğini, alt batın, üst batın, göğüs ve omuzlarınıza kadar nefesinizin çıkmasını izleyin. Nefes verirken şişen karnınızın söndüğünü götün. Kendi doğal ritminizde burundan nefes alıp verin. Nefes alıp verirken kendinizi kasmayın, zorlamayın.
- Meditasyonun hiçbir aşamasında kendinizi zorlamayın, bu sadece sürece girişini sıkıntıya sokar. O gün olmadı ise yarın tekrar denersiniz. Bu kadim bilgelikten uzaklaşalı çok uzun zaman oldu ve koşturma, yetişme telaşından birden çıkmamız mümkün değil. Kendinize anlayışlı ve şefkatli olun.
- Meditasyonda ilerlemek sabır işidir. Doğan bebek emeklemeden koşamıyor, bunu unutmayın lütfen.
Meditasyon; uzaklaştığımız, kaçtığımız, sakladığımız, bastırdığımız kendimizle buluşmak, kendimizi tanıma, anlama yani aynalardan izlediğimiz aksimiz yerine kendi içimize girmektir.
Sağlıklı ve dingin, dengede bir birey olmak için;
- Gün içinde az konuşun, dedikodu yapmayın, kendinize sessiz anlar yaratın.
- Etrafınızda negatif enerji ile beslenen ve bunu etrafına yayan insanlar varsa gün içinde kendinizi bu kişiler ve bulundukları ortamlardan koruyun.
- Gün içinde gereksiz tartışmalara girmeyin, kin, öfke, nefret gibi duygulara yenilmeyin. Suçlamayın, hakaret etmeyin, küçümsemeyin, sürekli hata arar halde olmayın.
- Pembe ya da beyaz dahi olsalar yalanı hayatınızın akışından uzak tutmaya çalışın. Yalan söylemek iç sistemimizde en büyük kirlilik yaratan ve kendimizi suçlamamıza sebep olan bir davranıştır.
- Şüphe en büyük iç dengemizi bozan zihin ürünüdür. Gün içinde kendinizi şüphe ederken buldukça lütfen fark edin, buna ihtiyacım var mı sorusunu kendinize sorun.
Meditasyon bir arınma, kendimizle dürüst, açık, şeffaf bir ilişki kurmamıza tam farkındalıkla bakmamızı sağlayan araç ise gün içindeki tutum ve davranışlarımızın da farkında olarak kendimize daha çok destek olabiliriz.
MEDİTASYON ve BEN BULUŞURSAM?
Meditasyon ile;
- Telaş, koşturma, acele, acil, önemli hepsi sessizliğe gömülür ve DURURUZ.
- Ruhsal gelişimimi anlayabilir, maddi ve yüzeysel tatminler yerine derinlikli saf huzur, saf mutluluk, bilgelik, tam farkındalık ve mutlak özgürlüğe kavuşuruz.
- Stresin yıkıcı etkilerinden kendimizi koruyabilir, arındırabiliriz.
- Bağışıklık sistemimiz güçlenir, içten dışa sağlığa kavuşuruz.
- Daha az öfkeli, hırpalayan / hırpalanan olmak, tepkisel davranışlar yerine sağduyulu yaklaşımlarda bulunuruz.
- Konsantrasyonumuz artar, düşünme şeklimizi fark eder, daha verimli, üretken, yaratıcı oluruz.
- Kalıplarımızı, sınırlarımızı, paradigmalarımızı, bize yapıştırılan etiketleri, kendimizin ya da çevremizin üzerimize sindirdiği yargılama ve suçlamalardan özgürleşiriz.
- “Kendini Bilme” yolunda ilerler, bireysel bütünlüğümüzü, tamlığımızı keşfeder, huzura erer ve özgürleşiriz.
- Daha yüksek bilinç seviyesine çıkmamıza, ruhsal olgunlaşmamıza, hoşgörülü, anlayışlı, her şeyi olduğu gibi kabul eden, koşulsuz sevginin anlamını, değerini bilen, yaşayan, yaşatan oluruz.
- Evrenle ve Yaradan’la olan bağımız güçlenir, ne istediğimizi ve istemediğimizi bilen ve kabullenen oluruz.
- Hayır demeyi, sınırlarımızı çizmeyi, daha az ve daha kısa süreli tasalı, kaygılı, endişeli ruh hallerinde ve duygulanımlarında oluruz.
- Dünde ya da yarında değil; “ŞİMDİKİ ZAMAN”da var olmayı deneyimleriz.
Meditasyon yaparken “Tam Farkındalık”ta oluruz. Tam farkındalık gördüğüne tepki vermez, sadece görür ve sözcüklere dökmeden anlar. Gerçeğin içinden geçer, derin farkındalıkla durumlara, duygulara, düşüncelere yaklaşır.
- Meditasyon ve Şimdiki Zaman Farkındalığı
Yaşamak ve yaşadığını anlamak ancak şimdiki zaman farkındalığı içinde mümkün olabilir. Ne geçmişte ne de gelecekte yaşayabiliriz. Onlar ancak ya anı ya da hayal olabilirler. Yaşamak şu anki zaman diliminin eylemidir. Geçmiş ya da gelecekte yaşarken düşünebilir, tahmin edebilir, pişmanlıklarımızı hatırlayabilir, korkularımızı tekrar gündeme getirebiliriz, tüm bu anlarda var olmayı bırakırız. Yaşamdan koparız. Şimdi size desem ki hepiniz yerinizde geriye doğru sandalyelerinizi çekin. Sonra da bunu olmamış yapın, geri alın. Mümkün mü? Tabii ki değil. Mümkün olmayanı denemeye çalışmamız bizi uzay ve zaman bağından, şu andan koparacak ve değiştirmemizin, geri almamızın mümkün olmadığı bir durum veya koşul ile mücadele haline sokacaktır.
- Meditasyon ve Nefes
Yaşamak aslında iki nefes arasında. Aldığımız an yaşıyor, almadığımız an ölüyoruz. Meditasyona ilk başlayanlara nefes çalışmaları tavsiye edilir, gün içinde en azında 3-5 dakikalığına odaklarını nefeslerine vermeleri, yaşadıklarını fark etmeleri, bu farkındalığın hissettirdiklerini gözlemlemeleri istenir. Nefes: Meditasyon, yoga, şaman egzersizleri, çakra çalışmaları için de güçlü bir araçtır; geçişi ve kendi içimize dönmemizi kolaylaştırır.
Nefes almaya odaklanmak demek; zorlamak, kontrol altına almaya çalışmak, nefessiz durmak değildir. Nefese uyumlanmak, nefes aldığını fark etmek, şükretmektir. Nefes yoluyla sakinleşebilir, kendimizi yatıştırabiliriz. Nefes ölüm korkusunu aşmayı, ölümü kabullenmeyi, aşina olmayı sağlar ve anın kıymetini değerini bilmemize vesile olacak zihinsel beceriye varmamıza aracılık eder.
Bir taraftan iç dünyamızın diğer taraftan dış dünyanın keskinliğine ve bu kesinliğe kendimizi fazla kaptırmamızı engeller, hem iç hem dış dünya ile dengeli bir bağ kurmamıza köprü olur.
Tabii ki nefes alıp vermek sihirli bir değnek değil, bizi ana ve tam farkındalığa çeken bir araç. Dünyaya geldiğimiz an itibarı ile nefes alıyoruz, ancak farkındalıklı, nefese ve yaşama güvenerek nefes almak ve bu konuda deneyimlendikçe nefesle “sihirli değneği”mizi kendimizin yaratacağını unutmamalıyız.
- Bedenimizle Meditasyon
Meditasyon psişik bir uygulama değildir. Meditasyon bedensel bir çalışmadır. Meditasyon, kendini tanımanın kelimeler olmadan ifadesidir. Meditasyon yaparak kendi kendimize “hey, bugün dış dünyada yoğun veya zor bir gün geçirdim, içeride bu nasıl yankı buldu? Sorusunun cevabına merakla yaklaşmaktır. İçeride hissedileni görmek, duymak, hissetmek istiyorum” demektir. Bedenimiz bize o gün yaşananların iç dünyamıza yansımasını verir, nefesle bedenimize döndüğümüzde ve her bir parçamızı dinlediğimizde rahatlamak için neye ihtiyacı olduğunu, kodladıklarının doğru olup olmadığını bize gözlemleme izni verir. Bu vesile ile birbirinden ayrılmaz ikili olan Beden ve Zihin boyutuna erişir, bedenimiz aracılığı ile zihnin giriş kapısını aralamış oluruz. Ne beden ne de zihin birbirinden üstündür, ikisi bir harmoni içinde çalışır, ikisi de birbirinden farklı gerçeklikler deneyimler. Birbirlerini sürekli doğru / yanlış beslerler. Zihnin gevezeliği bazen bedenimize gereksiz işkence bile edebilir.
Meditasyon gevşemek, rahatlamak ötesinde daha geniş bir bakış açısından zihnimize, bedenimize, ruhumuza bakabilme becerisidir. Acı çektiğimizde ya da çok mutlu olduğumuzda bizi aşırı uçlara gitmekten koruyan, dengeleme aracıdır. Bedenimiz de burada bir gösterge panelidir. Zihinsel ve duygusal süreçlerin izlerini meditasyon aracılığı ile gözlemleyebilmemizi, anlayabilmemizi, farkına varabilmemizi sağlayan bir gösterge panelidir. Aracınızı kullanırken arazın hızını, yağ durumunu, motor hararetini, benzin miktarını gösteren bir panel ne kadar varmak istediğiniz hedef için kritik bilgiler sunan bir ekran ise bedenimiz de aynen iç huzur ve bütünlüğümüz için bizim ekranımız olur. Meditasyon aracılığı ile bedenimizi dinlemeyi, anlamayı keşfettiğimizde zihinsel ve ruhsal bir sürü hususa gerçekçi bir ışık tutabiliriz. Daha doğru bir analiz, doğru ve alternatif kararlar alabiliriz. En önemlisi de gerçeklik algımıza dair farkındalık sağlar: Var saydığımız ile olan arasındaki farkı ve bu farkı oluşturan geçmiş öğretilerimizin, hayal kırıklıklarımızın, beklentilerimizin izlerini görmemizi sağlar.
Sonuçta iyi olduğumuzda umursamadığımız, hastalandığımızda da üzerine eğildiğimiz bedenlerimiz yerine her daim nazikçe, sevecen ve şefkatli, merhametli bir ilgi ile bedenimizle meditasyon aracılığı ile bağlantı kurar ve bedenimizin bilgeliği ile daha iyi ve güzele açılan kapıları önce aralayabilir sonra da ardına kadar açabiliriz.
- Meditasyon ve Dinleme
Hayatın yoğunluğu ve karmaşası hepimizi birer dinleyenMİŞ haline getirdi. Çok haksız da değiliz aslında. Gün içinde muhatap olduğumuz insan sayısı, yaptığımız görüşme, toplantı sayısı, cevapladığımız telefon adedi,okuduğumuz mailler derken telefonumuzdan gelen uyarılar, trafiğin sesi, kalabalığın sesi ile karışınca kulaklarımız da uyumlandı: DinlerMİŞ oldu.
Özellikle de şehir hayatı, doğadan mecburi ayrılık ve yerine sınırsız teknolojinin getirdiği sesler eklendiğinde etrafımızı bırakın, kendimizi duyamaz, dinleyemez olduk. Kuş cıvıltılarını, rüzgarın esintisini, dalgaların sesini, yaprakların hışırtısını, çocuğumuzun neşesini, sevdiğimizin sevgisini duyamaz olduk. Meditasyon bize dinlemenin değerini tekrar hatırlatan, bizi ana getiren bir hediyedir. Bunaldığımız seslerden uzaklaştırıp bizi besleyen seslere taşıyan bir köprüdür. Meditasyon aracılığı dinleme yetimizi tekrar aktive eder. Söylenenin ötesinde söylenmeyeni duyabilen, anlayabilen oluruz. Zaman içinde fark ederiz duyulmaz damgasını yapıştırdığımız ama tam farkındalık ile dinlediğimizde ne kadar farklı sesler duyabiliyoruz, gerçekten dinlediğimizde. Bir bebeğin pür dikkatle, meraklı, odaklı, hayatın bize unutturduğu derin dinlemeyi hatırlatır. Dinleme yetimizi tekrar canlandırdığımızda sessizliğin içindeki seslerin keyfine daha bir varır hale geliriz. Dinleyerek, sessizliği de dinleyerek zaman için sessizliğin önemini tekrar hatırlarız. Sessizliğin ve kardeşi sakinliği hayatımıza davet etmiş oluruz. Modern diye süslenerek bize dayatılan gürültülü hayatın karşıtı sessizliğin gücünü tekrar keşfettikçe mücadele ve müdahalenin yer almadığı sakin bir hayata geçmenin dinginliği ve dengesini hayatımıza meditasyon ile geçiriz.
Dinleme Aşamaları ekle
İşitsel farkındalığımız arttıkça hayatın sundukları karşısında bizim algıladığımız gerçekliğe daha derin bir tam farkındalık ile bakar ve gerçekliği daha net görür olmamız mümkün. Meditasyon ile işitsel gücümüze kavuşmanın hediyesi sessizlik ve sakinlik ise kesinlikle meditasyon yapmaya değer demek için bir neden daha bize.
- Meditasyon ve Görmek
Görmek tüm canlıların vazgeçilmez bir ihtiyacı. Ancak kendimize baktığımızda; kendimi ne kadar görüyorum, gördüğüm ile algıladığım arası fark nedir? Gördüğüm ile algıladığım gerçeklik penceresinden nasıl gözüküyor? Görmek sadece nesnel olanı mı görmektir? Kendimi ayna olmadan görebilir miyim?
Meditasyon aracılığı ile ayna olmadan kendimi görmem mümkün. Olaylara, kişilere, duygularıma tepki veren kendimi dışarıdan ve içeriden gören olmayı başarmak mümkün.
Meditasyon yukarıda aktarmaya çalıştığım gibi kendimizi dışarıdan görmemizi sağlar, bunu düşüncelerimizi ve duygularımızın davranışlarımıza yansıyan etkilerini bizim önümüze getirerek sağlar.
Meditasyon esnasında zihnimizden ilgili ilgisiz sayısız düşüncenin inanılmaz bir hızda geçişine şahit oluruz. Oysa gün içinde bir sürü işi yaparken zihnimizden akan bu düşüncelerin çoğunluğunu fark etmeyiz bile. Sadece odaklandığımız konu ya da kafamıza özellikle taktığımız şey dışındaki düşüncelerimizi görmeyiz, duymayız. Ya da farkındalığımıza çıkmış olanlarla da kavga ederiz. Baskılamaya, yok saymaya çalışır ya da kendimizi daha da doldururuz. Aslında hepsi de çok yorucudur. Düşünceleri yani zihnimizi durdurmaya çalışmak mümkün değildir, ta ki son nefesimize kadar. O zaman yapmamız gereken meditasyon ile zihnimizden akan düşüncelerin resmi geçidini izlemek, mücadeleye girmemek yapabileceğimiz en iyi şeydir. Düşüncelerimizi anlamaya, altında yatan kriterlerini görmeye çalışmaya ve varlıklarını hoşlandığımız ya da hoşlanmadığımız düşünceler olsa da kabullenmeye alışmak. Meditasyon ile güne, kendimize, ilişkilere, problemlere dışarıdan kendimizi görerek baktığımızda işte tam farkındalık için kapıyı biraz daha aralamış oluyoruz. Meditasyon aracılığı ile düşüncelerimize bakmayı başardığımızda düşüncelerimizin bizi apansızın yoldan çıkaran tüm güdülerini, itici güçlerini daha iyi anlamaya başlayacağız ve zaman içinde dur demeyi öğreneceğiz. Bu sayede de daha üretken, yaratıcı, verimli, mutlu, huzurlu ve tatmin bir yaşam için düşüncelerimi kabullenmeyi ve dönüşmeleri için ihtiyaç duydukları ile beslemeyi sağlarız.
Düşüncelerimizi görmeye başladığımızda, düşünce kriterlerini, ihtiyaçlarını ve gerekçelerini anladığımızda mücadele etmeden eyleme geçme özgürlüğünü elde edeceğiz. Kabul etme ya da alternatif üretme şansını kendimize tanımış olacağız. Sizin de benimle hem fikir olduğunuzdan emin olduğum nokta: “Görmediğimi aşamam, değiştiremem, dönüştüremem.” Düşüncelerimi görmeye başlamak bizi gereksizlerin peşinden koşmamam gerektiğini bize fark ettirecektir. Ne büyük bir enerji tasarrufu. Bunu sadece düşüncelerimizi görerek elde etmek mümkün.
Gereksiz düşüncelerin bizi etkilemeden akıp gitmesine meditasyon aracılığı izin veriyor olmak belli bir süre sonra yeni bir nörolojik yol sahibi olmamızı sağlayacak ve hiç farkında olmadan otomatik pilotta zararlı, kemiren, verimsiz, etkisiz düşüncelerin bizi etkilemeden akıp gitmesini başarmış olacağız. Bizi desteklemeyen ve beslemeyen düşüncelerden arınmış bir zihnin hayatımıza getireceği kalite, sadelik, tatmin ve yolda olmak için meditasyon bence % 100 yapmaya değer. Geveze zihnimiz olduğunu fark etmek tam farkındalık için meditasyonla mümkün. Zaman içinde bir şeyi gerçekten düşünmek ile gerçekten bir şeyi düşündüğümüz anları ayırt edebilir oluruz.
- Meditasyon ve Duygularımız
“Her şey bizi ürküten ve direk bakamadığımız birkaç fikir üzerine kuruludur” Paul Valery
Bir duygu varlığı olarak yaratılan ve evrendeki tüm cinslerden, duygularının varlığının sunduğu sayısız avantaj ile ayrılan insanoğlu, modern çağın bir dayatması olarak duyguları saklamanın marifet olduğunu savunan ve bizi duygusuz varlıklar haline getiren düşünce sistemi ile baş etmeye çalışıyor. Oysa duygularımızdan ne kadar kaçarsak, yok sayarsak, benliğimizden, kendimizden o kadar bir haber hale geliyoruz. Kendinden bir haber olanın da gerçek manada hayatı algılaması, anlaması, uyumlanması ve hayattan beklediklerini elde etmesi o kadar hayal oluyor. Duyguları ifade etme özgürlüğünü kaybeden her birey kendini sıkışmış, tıkanmışlık kapanında, tatmin olabilmek için beyhude çabalar ve tedaviler içinde buluyor.
Meditasyon bizi yabancılaştığımız, bastırdığımız, engellediğimiz, yargıladığımız hatta kimi zaman suçladığımız duygularımıza ve benliğimize mesafeli halden, gerçekçi bir bakış açısı ile duygularımıza ve olaylara dışarıdan çok boyutlu bakmamıza yardımcı oluyor. Duygularımızı bastırmak, yok saymak, engellemek adına harcadığımız tüm çaba bizi içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. Ters de tepiyor. Çoğu zaman duygularımıza evet seni gördüm, anlıyorum, anlamaya çalışıyorum demeniz bile yeterlidir. Biz duygularımıza anlık, tepkisel ya da yok saymaya çalışarak baktığımız zaman, içinden çıkamadığımız bir DÖNGÜ oluşturuyoruz, belli süre sonra bu çıkışı olmayan döngü bizi anksiyete ve depresyona adım adım götürüyor. Baskıladıklarımız ise hiç ummadığımız bir zamanda, hiç beklemediğimiz bir uyaran ile hiç bize uymayan bir tepki, davranış, söz olarak dışa vuruyor. Gün geçtikçe de kendimizi daha derin bir çukurun içinde buluyoruz. Olaylara bakış açımız; duyguları yok sayan sert yaklaşımımız ve kendimize karşı haksız tutumumuz ile bir bakıyoruz ki kendimizi KURBAN moduna indirgemiş. Hayat karanlık, çözümsüz, tüm kötülükler ve talihsizlikler bizi bulur inancını kuvvetlendiriyoruz. Diğer taraftan sürekli duygularımızı engellemeye ve yok etmeye çalıştığımızda belli bir süre sonra hayatın her aşamasında ihtiyacımız olan duygusal zekamızı da yok etmiş oluyoruz. Empati, çok yönlü ve alternatifli bakış açısı, gerçeği gözlemleyebilmek gibi duygusal zekanın bize sağladığı tüm katkıları ortadan kaldırıyoruz.
Hayat her zaman neşeli, tatlı, besleyen ve destekleyen deneyimler ile bize oyunlar oynamıyor, kimi zaman bir yakınımızın beklenmedik kaybı, borçlandığımız bir dönemde işsiz kalmak, ciddi bir sağlık problemi ile yüzleşmek ve üstesinden gelmek gibi cilvelerle de karşımıza çıkabiliyor. İnişler ve çıkışlar bizim öğretmenlerimiz ise acıyı da kurban moduna geçmeden, yaşamdan bağımızı koparmadan yaşamayı öğrenmeliyiz. Meditasyon, acı / tatlı tüm duygularımızı kabul etmek, red edilmenin getirdiği aşırı uçlara gitmeden duygularımızı yönetebilmemizi sağlar.
Meditasyon bizi duygularımızı öncelikle fark etmemizi sağlar. Farkındalığa çıkan duygularımıza yabancı olmak yerine onları anlayışla kabule getirir ve duyguları görüp anlama gayemiz ile bizdeki yüklerini hafifletip şiddetini artırmadan hayatımızın akışında yerlerini olması gerektiği gibi almasını sağlar. Tam farkındalık noktasına duyguları yok sayarak, görmezden gelerek gelmek mümkün değildir. Çünkü insan bir duygu varlığı olarak yaratılmıştır ve onun yeryüzündeki tüm canlılardan ayıran en büyük gücü bu yönüdür. Meditasyon engelleyemediğimiz, dışarı atamadığımız duygularımızı görmemizi ve duygu yoğunluğunun içinde kaybolmak yerine mesafeli bir bakış açısı ile duygularımıza bakabilmemizi sağlar.
Duygularımızı yok saymak yerine onların varlığını doğal kabul edip içimde size de yer var dememiz ve alan açmamız duygularımızı gözlemleyebilmemizi sağlar. Böylece;
- Bu duygular vücudumu nasıl etkiliyor?
- Hangi düşüncelere yol açıyor? Bu düşünceler davranışlarıma nasıl yansıyor?
- Beni neye yönlendiriyor ve benim genel alıştığım tutumumu nasıl etkiliyor?
Sorularına cevap buldurur
Bu aşamaya geldiğimizde artık duyguya yabancı olmaktan çıkıp onu ve yaşattıklarını hem dışarıdan hem de içeriden deneyimler hale geliyoruz. Böylece içinden çıkılmaz diye düşündüğümüz olay, durum ve duygulara alternatif üretebilir, empati yapabilir, sağlıklı düşünebilir bir oluşa geçiyoruz.
İçimde endişe, kaygı, öfke veya keder hissediyorsam, meditasyona başvuruyorum. Duygu ve düşüncelerimi içeriden ve dışarıdan anlamaya çalışıp farkındalığa erdiğimde de zihnimde pragmatik ve zarar veren düşünceler olmaktan çıkıyorlar. Yaşananlara dair sınırlı, kısıtlayıcı, negatif ve tüketen düşünceden çıkıyor, onları inceleyebilir hale dönüyoruz. Anda olmaktan uzak, kendimizle bağımız kopuk, zihnimiz kuruntu, endişe ya da bizi boğan düşünceler yerine mevcudiyet, tam farkındalık noktasına geçerek karanlığa içimizden bir mum yakmış oluruz, çıkışın mümkün olduğuna inancımızı kuvvetlendiririz.
Duygusal denge ve sonucundaki hediyesi HUZUR, ancak ve ancak biz inkar etmek, yok saymaktan uzaklaşıp duygularımıza tam farkındalıkla yaklaştığımızda mümkün olabilir.
Belki zaman alacak, ancak buna değer. Zaman içinde içimizdeki esen çeşitli rüzgarları, fırtınaları keşfetmiş olacağız. Tatlı ve huzur veren duygularımızın kıymetini daha çok anlayacak, onlara erişen zihin ve beden yapımızın ne olmasını gerektiğine daha çok aşina olacağız. İlk başlarda ilerleme yavaş olacak, çok doğal ki yaşadıkça, yenileri keşfedip üzerinde çalışacağız. Bir gün gelecek ki deneyimlediklerimiz içinden daha kısa sürede çıkan, daha pozitif ve farklı bakış açıları ile çözüm üreten, dengede olan halimize kavuşacağız. Hem zihinsel, hem fiziksel hem de ruhsal bedenimizin uyumlu olduğu bir dünya yaratacağız ki bu bizi artık hüzün, keder, acıtasyon, kurban hallerinden çıkarıp kendimizi koruduğumuz ve şefkatle, merhametle sardığımız bir anlayışa geçirecek.
Meditasyon esnasında odaklandığımız Nefes bazen zorlu bazen de aşırı coşkulu duygulanımlarımızın hassas terazisi olmuş olacak.
Negatif duygu düşünce ya da aşırı motive olduğumuz anlarda kaçmak, başka şeylerle oyalanmak ve geçiştirmek yerine göbeğine inmek ve bakmak bizi hayatın güzel renkleri ile buluşturacak.
Meditasyon ve Dikkat
Dikkat; bakmak ile görmek arasındaki farktır. Farkındalık için görmek üzere odaklanmak gerekir. Dikkat odaklı bakabilmek, görmeye, duymaya, anlamaya, hissetmeye tüm kaynaklarımla erişme gayretini içinde barındırır. Dikkatin eşlik etmediği bir bakış bizi farkındalık çizgisinden uzaklaştırır ki meditasyon bizi odaklanarak, nefesimizin de yardımı ile belli bir duygu, düşünce, olay üzerine dikkatli bakışımızı sağlar.
Dikkat hayatın belalarını da lezzetlerini de daha farkına varabilmemiz için önemli bir araçtır. Yetiştirilirken içinde bulunduğumuz aile, okul, toplum bizim dikkatimizi hep felakete çekmemiz gerektiğine yönlendirirken meditasyon esnasında şükredilecek nimetlere, hediyelere de dikkat kesilmeyi, takdir etmeyi ve teşekkür etme yolunda adımlar atmayı öğreniriz. Bu da yine bizim dengemizi bulmamızı sağlar.
Dikkatimizi dağıtan bir dünya içinde tekrar dikkatimizi toplayabilmek, hayatımızın bütününde çok verimli sonuçlar elde etmemizi sağlayacaktır. ABD ve Avrupa’da leblebi gibi satılan ilaçlara ihtiyacımız yoktur. Her doğan çocuğa henüz konuşmaya başlamadan konan “dikkat eksikliği”, hiperaktivite tanıları, sınav başarısı için çocuklara verilen odaklanma artıran reçeteler ve iş dünyasının acımasız yoğunluğunda daha zinde, daha dikkatli olmak adına alınan ilaçların hepsini meditasyon gereksiz hale getirir. Hayatımızı uyuşturan ilaçlara gerek kalmadan, ihtiyacımız olan kaynakları içimizde aktif ederek yaşamamızı mümkün kılar. Meditasyon ile tekrar gelişen “dikkat” yetimiz işimizde, evimizde hayatımızın bütününde çok daha konsantre olmamızı ve emeklerimizin meyvelerini toplama şansını bize verecektir.
Meditasyon ile dikkat yetimiz yeniden güçlendikçe dar bakışlı dikkat yerine daha geniş bir dikkat, yani çoklu algının içinde dahi dikkat gelişmeye başlar. Sadece karşımızdakini dinlemek adına pür dikkat sese odaklanmışken, zaman içinde beden dilini, ortamın ondaki etkisini, söylemek istediklerinin ötesini duyar ve dinler hale gelebiliriz. Aynı şekilde kendimiz için de hem anda olup hem yaşadığım anın bedenimdeki etkisini, havadaki yasemin kokularını, koltuğun minderinin yumuşaklığını, zihnimden geçen farklı düşünceleri ve onların köklerini de fark eder ve yaşayabilir oluyoruz. Yani anı tam farkındalıkla yaşamış oluyoruz.
- Meditasyon ve Kendimize Dönmek
Meditasyon aracılığı ile an be an kendimize dönmeye ve kendimize odaklanmaya, yoğunlaşmaya başlarız. Yoğunlaşmak bize yapmak ile olmak arasındaki farkı deneyimletir. Olayları yaşayan ben ile olan ben farkındalığına çıkarır. Meditasyon esnasında duygularımıza dikkatle yoğunlaşırken suçlama, yargılama, etiketleme, beklenti içinde olmak, hayal kırıklığı yaratan durum ve duygulara asılı kalmaktan bizi kurtarır. Ya da anlık coşkulu taşkınlarımızı dengelememize yardımcı olur. Yaşanan olay anında geçmiş deneyimlerimiz, öğrendiklerimiz ve varsaydıklarımızla oluşan algımızı sadeleştirmemizi sağlar. O an sadece gözlemci oluruz. Bu vesile ile de ne kendimize gereksiz yüklenir ne de bu dünyada bizden başkası yok noktasında geziniriz. Mazoşizm ve hedonizm uçlarından kendimizi arındırırız. Gerçek bir gözlemci olmayı başarırız. Meditasyon bizi kendimizle içten, şeffaf, açık, sade ve dürüst bir iletişime geçirir ki, bu belki de hayatımızın en kıymetli hediyesidir. Koşullanmış, şartlandırılmış, çerçeveleri çizilmiş ve dış dünya tarafından şekillendirilmiş, uzaklaştığımız kendimize tekrar kavuşmamızı sağlar.
Meditasyon amaç, hedef, beklenti içermez. Bizi sadece ve sadece olanları seyrettiğimiz bir vizyon içine alır. Öznesi, nesnesi olmayan; saf, temiz ve olanı izleme anına çeker. Nasıl seyrettiğimiz bir filmin senaryosuna müdahale edemiyor, filmin sonuna kadar varsayımda bulunmuyor ve son anına kadar kendimizi filme kaptırıp akışta kalarak sadece izleyen oluyor isek meditasyon da bizi bu noktaya çeker. Filmin sonu bu olmalıdır hedefi ile izlemeyiz. Nasıl senaristin, yönetmenin kurguladıklarını olduğu gibi kabul ediyorsak meditasyon ile de yaşadıklarımıza baktığımız açı aynıdır.
- Meditasyon ile Olanı Görmek, Şükretmek
Meditasyon ile şükretmenin erdemine varırız. Meditasyon hayatımızda daha çok yer almaya başladıkça anlık krizlerin içinden çıkmak için ihtiyacımız olan sağduyu ve ana dönme kabiliyetimizde gelişme olur. Yaşanan gün içinde cımbızlanarak bulunacak demotive anlar yerine: “Yaşıyorum, sağlıktayım, barınacak bir çatım, aşım, dostlarım, eşim, çocuklarım var. Çiçeği koklayabiliyor, gökyüzünün maviliğine özgürce bakabiliyor, güneşin tadına varabiliyor, ölüme meydan okuyorum. Şu an yaşıyorum ve yaşamak çok güzel. Şükürler olsun aldığım her nefes” noktasına bilincimiz evrilir.
Baştan beri anlatılanlarda olduğu gibi meditasyon bizi bilinçli bir farkındalığa çeker. An kesitinde olana, hediyelere, sürprizlere kendimizi açabilmemizi, anı büyüleyici kılan şeyleri görebilmemizi sağlar. Hayatın küçük cilvelerine gülümseyerek bakabilmemizi yardımcı olur. Yaşadığımız olayın içinden karamsarlık ve huzursuzluk çıkarmak yerine var olan duyguya seni gördüm, anlıyorum ama yaşıyoruz, çok şükür, bundan daha ne önemli ne olabilir? Nefes alıyorum, nefesimin bedenime verdiği canlılığı hissediyorum, kırgınlık, kızgınlık, küskünlük, öfke, nefret yerine daha başka neler hissedebilirim? Hissettiğim gerçekten öfke mi yoksa şu an hayata kapris mi yapıyorum? Bu an kesitinden çıktım ve kendimi geçmiş ya da gelecek kaygısına mı taşıdım. Yaşadığım an içindeki olayda, yaşattığı duygu tek, nesnel şu ana mı ait yoksa geçmişim, korkularım ve yarından beklentilerimle mi tetikliyorum? Peki, değer mi? Şu an son dakika olsa böyle davranmayı ve anı terk etmeyi seçer miydim?
Meditasyon, tatlı ve eşsiz canımızı üzmek yerine ona iyi geleni seçmeye yönlendiren güçlü bir araçtır.
Meditasyon ile robot olmaktan, sürekli eylemde olmaktan, düşünen, kurgulayan olmaktan, sadece Şu anda olma haline geçeriz. Burnuma gelen kokuları, tenime değen havanın esintisini, kulağıma sessizliğin içindeki sesleri, gözümün önüne çamurdan arınmış güneşi getirir. Ne kadar şanslı olduğumuzu fark etmemize yardımcı olur. Göremeyen, duyamayan, hissedemeyen olmaktan hepsinin tersine an içinde VAR OLAN olmayı seçmemize yardımcı olur.
Hayatı yaşarken ölü olmaktan, yaşadığını fark eden ve şükreden bilinç haline çevirir. Karamsarlığın içinden çıkmamıza, en derin acıların içinden geçme cesaretinde, kabulünde olmamızı ve her şeye rağmen YAŞIYORUM dememize sağlık verir.
Nefesimizle döndüğümüz benliğimiz; istemek, izin vermek ve yapmak eylemlerini sadece ve sadece o anda olmak bilincine çevirir.
En güzeli meditasyon ile tam farkındalığa varan bilincimiz Ben yaşayan bir insanım, yaşıyorum, farkındayım, biliyorum, öğreniyorum ve öğrenmeye, keşfe meraklı açığım noktasına erdirir.
- Meditasyon ve Arınma
Teknolojik dünyanın boğucu, yorucu yoğunluğu altında, sürekli uyaran mesajlarla bombardıman edilmiş zihnimiz farkında olmadan bir zehirli atık deposuna dönüşebilir. Üstelik bu biz farkında olmadan kendiliğinden gelişir. Her gittiğin yerden aldığın eşyalar ile zaman içinde evin, dolapların dolar. Bahar temizliği yapmaya kalktığında, evde tadilata giriştiğinde ya da taşınırken fark edersin evin ne kadar tıka basa dolu olduğunu. O ana kadar her dolabın, her kutunun için ne var bilincinde değilsindir. Zamanında alınmış, kenara istiflenmiş eşyalar ile dolmuştur her yer. Çoğu zaman alınma gerekçesini bile hatırlayamazsın. Alınmış, kenara kaldırılmıştır. Zihnimiz de aynen yaşamın günler, aylar, yıllar içinde getirdikleri ile biz farkında olmadan dolar. Kendimize, içimize, içerideki karmaşıklığa merakla bakıp neler var demediğimiz sürece de fark etmeyiz onları. Bazen tetikleyen bir olay yaşarız ve birden dökülüverir toksik düşünceler, olgular. Var olduklarına ve nasıl oluşup saklandıklarını hatırlamayız, tek bildiğimiz sistemin gereksiz dolduğu ve boşaltılması gerektiğidir. Aynen taşınma esnasında elimize aldığımız ve neden aldığımızı hatırlamadığımız ve sadece yer işgal ettiğine karar verip kenara ayırdığımız fazla, gereksiz eşyalar gibi.
Meditasyon ile zihnimizin dolup taşan dolaplarını boşaltırız. Boşalan zihin daha üretken, yaratıcı, huzurlu ve gerçekçi düşünce tarzı için alan bulmuş olur. Biz de zihinsel huzura ereriz. Bu vesile ile zihinsel özgürleşme bize fiziksel ve ruhsal rahatlamayı da sağlar.
- Meditasyon ile Acil & Önemli için HAYIR Deme Gücü
“Eylemi düşüncenin, düşünceyi de eylemin sınavından geçirmek gerekir” GOETHE
Günlerimiz acil ve önemli ile acil olmayan ve önemsizlerin peşi sıra yarıştığı bir karmaşa ile geçiyor. Acil olanlar her daim önemli olanın önüne geçerek bizi stresin içine iyice çekiyor. Acil ve önemli olmayanlar ise zaman çalıcılar, odak bölücüler ve zamanı yönetemez hale gelişimizin altında yatan güçlü birer etki olarak günlük kaosumuzu destekliyor.
Meditasyon aracılığı ile acil ve önemli olanın ayırdına vararak zaman hırsızlarını, telaşı ve gereksiz koşturmayı hayatımızdan uzaklaştırmak mümkün. Meditasyon ile acil olanın hükümdarlığını ve kendini öne alma eziyetini devre dışı bırakabilir, önemli olanın hak ettiği önceliği almasını sağlayarak hayatımızı istediğimiz ve olması gereken şekilde yönetilebiliriz. Zaman planlanabilir, telaş kapı dışarı gönderilebilir hale gelir. Acilin karakteri her şeyden önce kendine yer bulmaktır. Stresle yarattığı baskı domino etkisi ile günümüze müdahale eder ve kendimizi tam da kaçtığımız, kaçındığımız telaşın göbeğinde buluruz.
Meditasyon yaparak ana ihtiyacımızın ne olduğuna odaklanarak, gereksizlere Hayır demenin erdemine varabiliriz. Meditasyon ile sağladığımız acilin telaşına ve sıkıştırmasına “Hayır” diyebilmek zaman içinde güçlü bir kasımız haline gelerek bizi modern yaşamın telaşına karşı koruyan bir kalkan görevi üstlenir.
- Meditasyon ile Tek Odak
Duş alırken gününü planladığını, oğlunu dinlerken alışverişi düşündüğünü, kahveni içerken kitap okuduğunu, spor yaparken telefonla konuştuğunu farkında mısın? Hiçbir eylemi sadece ama sadece ona odaklanarak değil de hep birkaç işi bir arada yapıyoruz. Sadece ve sadece dinlemek, sadece ve sadece yemek, sadece ve sadece yürümek. Ne kadar zor geliyor değil mi? En son ne zaman tek bir şeye odaklanarak bir şey yaptığını hatırlıyorsun?
Yürümek için yürümeye çalışmak nasıl bir fikir?
Meditasyon ile tek bir konuya odaklanmayı deneyimledikçe zaman içerisinde sadece bir eylemi yapıyor, tamamıyla yaptığının derin deneyimine kendini bırakmanın lezzeti hayata giriyor. İçtiğin kahvenin tadı daha leziz, okuduğun kitaptaki fikir daha etkileyici, yaptığın yürüyüşte yürüdüğün alana dair daha derin bir farkındalıkla bakmanı sağlıyor. Yürüdüğün yolda hep önünden geçtiğin ve ilk defa gördüğün ağacı fark etmek.
Meditasyon İle Koşturmayı Bırakmak
Sabah uyandığında telaşla duşa girip duşta günü planlamakla ilgilenmesen ve suyun rahatlatıcılığını yaşasan ya da yeni güne merhaba diyen bedenini fark etsen, kendine gülümsesen güne nasıl bir farkla başlamış olursun? İş yerinde tartıştığında, gözlerini kapasan ve gerileme sebep olan diyaloğa, tarafların tarzlarına baksan yeni ne fark edebilirsin? Ama böyle yapmıyoruz. Kendimize eylemsizlik hali için izin vermiyoruz. Sabah kalkar kalkmaz telaş ile evden çıkmak için ayaküstünde bir kahvaltı ediyoruz. Ne yediğimizi sonra hatırlamıyoruz bile. İş yerinde gerilim yaşıyor ve hemen kendimizi başka bir toplantıya, telefon görüşmesine alıyoruz. Durmak, fark etmek, anlamaya çalışmak ve içeride olanı boşaltmak ya da çoğaltmak yok. Kendimize şarj olma şansı hiç vermek yok. Soluklanmak yok. Koşturmaktan yaşayamadan ölürüz.
- Meditasyon ve Akıl İşbirliği
Meditasyon ile zihinsel kapasitemizi ve işlevselliğini artırırız. Akıl meditasyon ile tam uyum içinde çalışır. Kapasitesini maksimize eder. Zeka ve akıl bizim adaptasyon kabiliyetimiz ise, meditasyon halinde olaylara, duygulara bütünsel, derinsel, tam farkındalıkla bakarak alternatifleri çoğaltır, farklı boyutları görür, neyi nasıl yapabiliriz? sorusuna daha geniş çerçeveli cevap buluruz. Alışagelmiş yollarımızdan yürümek yerine alternatifi düşünür, cevap aradığımıza dair resmin bütününü görerek hareket etme şansını kendimize veririz. Adaptasyon kabiliyetimiz aklımıza ilk geleni yapıp yeniden yeniden düzeltmek değildir, adaptasyon var olan probleme kalıcı ve gerçekçi çözüm üretebilmektir. Böylelikle eğreti bir uyumlanma değil, tam olması gereken şekilde uyumlanmayı başarırız. Gerçek akıl ve yaratıcı zeka sadece çözüm, cevap bulmak değil, etrafı temizleyerek olanı görebilmek ve bunun için gerekeni yapabilme becerimizdir. Bunu bize en iyi meditasyonla keskinleşmiş bir akıl sağlayabilir. İşte o zaman aklımızın gerçek kapasitesini kullanan olabiliriz.
- Meditasyon ile Acıların İçinden Geçmek
“Ağrı kaçınılmaz, acı çekmek tercihe bağlıdır” Budha
Tüm talihsizliklerin bizi bulduğuna inanan zihin, gün geçtikçe kendine bir hapishane yaratır ve farkında olmadan bizi de içine mahkum eder. Çektiğimiz acı ister fiziksel, ister duygusal olsun muhakkak tedavi gerektirir, özellikle fiziksel acılarda tıbbi tedavi göz ardı edilmemelidir. Ancak fiziksel acılarımızın yarattığı duygusal acıları da görmezden gelemeyiz. Aksi takdirde fiziksel acı ve yarattığı duygusal acının içinden çıkamaz ve içinde şifadan uzaklaşan, yıpratıcı bir halde kendimizi buluruz. Acı an be an tüm benliğimizi sarar, bize nefes alacak hava dahi bırakmaz. Meditasyonla acılarımıza bakmak, kendimize yardımcı olmamız kesinlikle mümkündür. Meditasyon hem acıya hapsolmamayı hem de fiziksel acılarımızın dozunu azaltmamıza yardımcı olur. Zihnimiz sakinleşip dinginleştikçe bedenimiz adeta bir ağrı kesici etkisi altına girer.
Fiziksel acılarımız dayanılmaz olduğunda ya da hayat kalitemizi doğrudan ve derinden etkilediğinde önlem almaya mecbur oluruz ama duygusal acılarımız için aynı şeyi yapmaktan kaçınırız.
Duygusal acılarımızı bastırmaya, duymazdan gelmeye, hatta varlıklarından utanma eğilimine geçeriz. Oysa meditasyon ile varlıklarını kabul edip anlayışla gözlemlediğimizde boyutlarını daha net farkına varabiliriz. Düşünüyor olmamız bizim düşüncelerimiz tarafından yönetilmeyi kabul etmemizi gerektirmez. Zihnin yarattığı zehirli bataklıktan meditasyonla çıkmak ve güneşi görmek mümkündür.
Avrupa ve Amerika’da son zamanlarda meditasyon hakkında elde edilen bulguların kesinlediği ve sağladığı faydalar araştırma konusu olurken, sonuçları tedavilerin içine katılması gerektiği inancını pekiştirdi. Meditasyon, kanserden MS’e, psikomatik rahatsızlıklardan imun sistemi hastalıklarına kadar iyileşme, hastalıkların zorlu etkileri ile baş etme ve tedavileri daha etkin kılmada programların içine alınmaya başlandı. Oxford üniversitesi Farkındalığa Dayalı Bilişsel Terapi kursları ile ister fiziksel ister duygusal olsun acıların içinden geçmeyi öğreten kurslar düzenliyor. Dünya genelinde meditasyon ve sağladığı eşsiz destek kendimizi iyileştirmemizde gün geçtikçe daha güçlü bir araç haline geliyor.
İster duygusal ister fiziksel acı çekiyor olalım, ilk adım bunu kabul etmekle başlıyor ve bu türden acıların, duyguların altında ezilip kalmadan, kendimize zarar vermeden, taşıyabileceğimize ve aşacağımıza olan bireysel gücümüze inancımızı kuvvetlendirmemiz gerekiyor. Meditasyon bu gücün içimizde olduğunu ve yapabileceğimizi bize fark ettiren güçlü bir araçtır.
Acılarla nefes almak, acıların içinden geçerek nefes almak. Acılarımızla baş etmemize ve onların üstesinden gelmemize en çok yardımcı olacak yöntem olan meditasyon ile acılarımızın içinden geçebiliriz.
- Meditasyon ile Tam farkındalıkla Kontrole Bakış
İnsanoğlu’nun evrimi boyunca genetik koduna işlenmiş Savaş ve Sıvış, her birimizi kontrol çılgınına çevirdi. İlk atalarımız gün boyu değil sadece savaş ve sıvış halinde iken biz her saniye, dur durak bilmeden bu ruh ve zihin halinin esiriyiz. Sürekli zamanı, kendimizi, duygularımızı, hayatın akışını, geleceği, başkalarını kontrol etmeye çalışıyoruz. Her an tehdit altında gibi yaşıyoruz. Hep önlemeye yönelik planlarımız. İş yerinde, trafikte, ikili ilişkilerimizde güvende hissetmek adına hep kontrolde, tetikte olmayı tercih ediyoruz. Üstelik bu çabanın beyhudeliğine de kendimizi kapatarak.
Kontrolü elimizden kaçırmamak adına debeleniyor, debelendikçe daha dibe iniyoruz. Suların yatışmasına, gözümüze inen sis perdesinin aralanmasına hiç ihtiyaç duymadan, izin vermeden. Hata yapmamak ve kontrolü kaybetmemek adına bu kadar çaba yerine meditasyon ile dikkatimizi kullanmayı öğrenebiliriz.
Meditasyonumuza eşlik eden nefes çalışmaları anlık kaçışlar ile bize durmayı, kontrolü bırakmayı, kısa süreliğine olsa da özgür ve kendimiz olmayı sağlar. Dünün öfkesini, acısını, hırçınlığını dünde bırakmayı ve şu ana gelmeye, şu anı yaşamaya meditasyon ve ona eşlik eden nefesimizle başarabiliriz. Bizi üzen, sıkan her ne ise o bir dakika bile önce yaşanmış olsa, artık geçmişte ve şu an da değil. Şu an temiz, açık, umut dolu, sağlıklı. Kontrolü bırakmak için ve ana dönüp anı yaşamak için nefesinizin kesildiğini düşünmek uyandırıcı etki yapar mı sizce?
Meditasyon aracılığı ile kontrolü bırakmak bizi merakla, anda kalmaya çekecektir. O an çözüm bulmak, haklılığını ispat etmek, onaylanmak, takdir edilmek ya da etiketlenmek yok. Sadece olmak ve merakla dikkatle bakmak var. Kontrol etmeden, yargılamadan, suçlamadan, değerlendirmeden, varsaymadan. Sadece olmak. Kontrolü bıraktığımız da oluruz. Meditasyon ile kontrole bakmayı başardığımızda ne etken ne edilgenizdir sadece o an varız. Olma halindeyiz.
- Meditasyon ile Olmak, Var Olmak
Meditasyon var olduğumuzu önce kendimize gösterir. Çabalamadan sadece nefes alanın bu dünyada bu bedende var olduğunu ve kabul gördüğünü gösterir. Bütünün bir parçası olduğunu, hiçbir şey yapmadan dahi bunun devam ettiğini anlatır. Sadece, nefes alan sen, yeterli.
Nefes doğduğumuz ilk anda bizimle ilk olan son nefesimize kadar bize sorgusuz sualsiz eşlik edendir. Bu sebeple meditasyon esnasında nefesle bütünleşir, varlığımızı hatırlar, şu an da olma halini deneyimleriz.
Ancak hayatın acı, tatlı deneyimlettikleri bize bunu unutturur. Var olduğumuzu unuturuz, varlığımızı unuturuz. Olduğumuzu unuturuz. Yaşadığımızı, gökyüzünün güzelliğini, nefes almanın mucizesini unuturuz. Kendimizi dar bir bakış açısı ile hayata, güzelliklere, anda olmaya, şükretmeye kapatırız.
Meditasyon esnasında nefesle bedenimize dönmek işte bize var olduğumuzu, bu dünyada varlığımızın kabul gördüğünü bize çok güçlü hatırlatır. O esnada nefesimize, bedenimize döneriz. Bu dünyada, bu bedende yaşadığımızı fark ederiz. Nefesimizi takip ederek bedenimizde yolculuğa çıkarız. Düşüncelerimizin sel gibi akışını izleriz. Bizi çekip sürüklemeye çalıştıkları alanları görürüz. Buna olan ihtiyacı anlarız. Meditasyonla bu zaman ve boyutta varlığımızı güçlü bir şekilde deneyimleriz. Etrafımızdaki muhteşemliği farkına varır, tüm bu harikaları besleyen sistemin bizim de yanımızda olduğunu tekrar hatırlarız. Şükrederiz. Zihnimizi ve kendimizi, bizi saran, kocaman dünyaya açarız.
Problemlerimize çözüm ararken hayattan bağımızı koparmadan, hayatın sadece o problemden ibaret olmadığını kendimize hatırlatmamız gerekir. Yoksa kendimizi daracık bir alana hapseder ve orada gün geçtikçe daha oksijensiz, besinsiz kalırız. Meditasyon ile nefesimize, bedenimize, varlığımıza geri döner, o esnada etrafımızda olan farklı unsurları da fark ederiz.
- Meditasyon ile İlerlemek
Üst üste problemler ile karşılaştığımızda dünyanın başımıza yıkıldığını, kapana sıkıştığımızı, içinden çıkılmaz bir halde olduğumuza inanır ve kendimizi kapatabiliriz. Bu hale büründüğümüzde hayat daha da zor, daha da karmaşık ve problemler daha çözümsüz gözükürler. Mutsuzluğun ve çaresizliğin körüğünde kalmış zihnimiz ve bedenimize dış dünyadan ilave bir uyaran vermediğimiz sürece kendimizi buradan çıkarmak ve eyleme geçirmek mümkün değildir.
Meditasyon ile çıkılmaz görünen dehlizden az da olsa üzerinde düşünülmüş bir eylemle çıkış bulmamız mümkündür. Ana, hayatın tek yaşanan sorundan ibaret olmadığına, dışarıdan destek alabileceğimiz kaynaklara dair farkındalığımızı artırabilir, ufak da olsa çıkışlar için adımlar planlayabiliriz.
Burada Belirsizlik, Kuşku ve Gizem’den her ne kadar negatif gözükseler de destek alabilme gücümüzü kullanabiliriz. Nasıl mı?
Gelecek endişesi ve ölüm korkusu insanoğlunun var olduğu günden beri mücadele ettiği ve içinde belirsizlik, kuşku ve gizem barındıran zihin halleridir. Günlük yaşamımızın içinde nasıl her an bu zihin hali ve uzantısı duygularla boğulmuş vaziyette ilerlemiyor ve yönetmeyi başarabiliyorsak sorunlar karşısında da bu kasımızı kullanabiliriz. Bu doğduğumuz an bizim içimizde, bizimle olan yeteneğimizdir, sadece aktif etmeye ihtiyacımız vardır.
Diğer taraftan yaşam boyunca şunu öğrendik “her şeyi kontrol edemeyiz” Ölümün içindeki belirsizliği, gizemi aşamadık ama kabul ettik, kanıksadık. Her gün ölmemek adına ya da ölümü erteleme gayesi ile yaşamıyoruz. Demek ki sorun dediklerimize de hayatın anlamı manası sizsiniz, sizler düzelmeden hayat manasızdır demenin de bir gereği yoktur ve anlamsız bir çaba, uğraştır.
Bu gibi zamanlarda içimizdeki ilkel, hayvani benliğinin desteğine ihtiyacımız vardır. Yaşamda varlığını her koşulda sürdürmek isteyen yönümüzün ağır basması ve yaşama tutunması gereklidir. Sonuçta küfelerimizde kimi zaman belirsizlik, kimi zaman kaygı ve endişe olsa da kendimizi yaşamaya ve ilerlemeye teslim edebilmek için meditasyon bir can simididir. Meditasyon aracılığı ile farkındalığımızı artırırken, yaşadıklarımızı zihinsel olarak etiketlemekten de kurtuluruz. Tüm terslikler beni bulur, benim işim rast gitmez. Allah’ın sevgili kulu değilim. Benim hayatım hep mücadele vb vb vb. Bu düşüncelerin bizi batağa daha çok çekmesinden ancak ve ancak meditasyon ve onun güçlü aracı nefes ile çıkış sağlayabiliriz. Bu sayede kendimize bir dost, bir arkadaş gibi yaklaşabilir; olsun, geçecek, bir de bu tarafından bakmayı, görmeyi dene diyebiliriz. Var olan durum ve koşulları kabul etmek demek, yaşanan olaylara dışarıdan farklı açılardan bakabilmek için alan açmaktır.
- Meditasyon ile Mutluluk
Mutluluk son zamanların parlatılan kavramı. Hepimizin 7 gün 24 saat mutlu olması gerekir algısının tüm kaynaklar tarafından bize pompalandığı bir dünyada yaşıyoruz. Herkesin mutluluk tanımı farklı, doyumu ve erişimi farklı. Her beden, zihin ve ruhun mutluluğa duyduğu ihtiyaç ve dozu farklı. Önemli olan kendi tanımımızı, doyum noktamızı keşfedebilmemiz. Meditasyon ile sadece maddi ve dış koşullardan sağlanan mutluluk peşinde koşmak yerine daha doğal, daha az yorucu, daha çok doyurucu olan kendi içimizdeki mutluluğu keşfedebiliriz. Kendi kendimizin mutluluk depolarını doldurabiliriz.
Diğer taraftan 7 gün 24 saat ve 365 gün mutlu olmamız da gerekmiyor. Yaşamın anlamını bulabildi isem, kendimi ait hissediyorsam, sevgi ve huzur içinde yaşıyorsam, çocuklarım ve sevdiklerim sağlıklı ise, başımı sokacak bir çatım, karnımı doyuracak aşım var ise şükretmeliyim. Bardağın boş değil, dolu tarafını da görebilmek önemli. Evet, işimde çok mutlu olmayabilirim ama evimi geçindirebiliyor ve sorumluluklarımı yerine getiriyor olmak da şükredilmeyi hak ediyor. Arabam son model değil ama bana özgürlük veriyor mu? Evet!
Tabii ki, her mutlu anın içine geçmişin pişmanlığını ya da geleceğin kaygısını sokmak mümkün. Ancak meditasyon ile tam farkındalıkta olan bir bilinç geliştirmiş olmak bizi bu amansız sabotajcıdan kesinlikle hem uzak tutacak hem de tuzağına düşmemizi engelleyecektir.
Siz hiçbir Ceylan’ın peşinde aslan kovalarken olduğu halde 7 gün 24 saat 365 gün kaçtığını gördünüz mü? Tehlike uzaklaştığında ya yeniden gelirse diye düşünmeden otlamaya ve sakin yaşamına devam eder. Mutludur, andadır. Ya da aç olmayan bir aslanın avını yakaladıktan sonra yine yakalamalıyım diye durmadan av peşinde koştuğunu duydunuz mu? Tabii ki hayır. Biz de sürekli kaç, savaş, sıvış modunda olmaktan çıktığımızda anın, etrafımızın, hayatın sunduklarının keyfini daha sürebilir, kontrol altına alınmış bir zihin ile mutluluğumuzu bozan düşünceleri gördüm, anladım seni diyerek yolcu edebiliriz. Zaten sürekli mutlu olsaydık mutsuzluğu bilmeseydik mutlu olma çabamız da olmazdı. Kendiliğinden doğal olarak nefes alabildiğimiz için sanki nefessiz kalacakmışız gibi kendimizi nefes almaya zorlamayız değil mi? Ama nefessiz kalmanın ne olduğunu bildiğimizde nefesimizi güçlü ve daimi kılacak olanın peşinde olur, sağlığımıza daha özenli davranırız. Bu sebeple mutluluk kadar mutsuzluğu da bilmeli, mutsuz anların içine saklı ve bizi daha mutlu edebilecek önerileri, yolları, hediyeleri öğrenme isteğinde olmalıyız.
Mutluluklarımıza aşırı bağlanarak, sürekli elimizden uçacak, kaybedeceğiz korkusu ile yaşayamayız. O zaman zaten mutlu olduğumuz anı yaşamamış oluruz. Mutlu olduğumuz anların değerini bilir ve o anın içinde o anı yaşamayı başardığımız zaman mutluluk geçmişte de vardır, geleceğimizde de bizimledir.
Meditasyon ile en açık ve farkında bir zihin zemini oluşturarak mutlulukların da en besleyici olduğu an deneyimini yaşamamız mümkün.
- Meditasyon Alışkanlığı
Meditasyonu hayatımıza alma kararını verdiğimizde önce kendimizi bilinmez bir denize açılmış hissedebiliriz. Hayatın diğer tüm alanlarında yaptığımız gibi kendimizi eksiksiz, tam yapmaya zorlayabilir, hatta yine hayatta kendimizden ve herkesten olduğu gibi meditasyondan beklenti çıtamızı da çok yükseğe koyabiliriz.
Meditasyon alıştırma yaptıkça, deneyim yaşadıkça renklenen, gün be gün yeni kapılar açan bir egzersizdir. Meditasyon esnasında her şey olması gerektiği gibi olur; ne bir eksik ne bir fazla.
Meditasyon yaptıkça, keşifler arttıkça, meditasyonda geçirdiğimiz süre uzadıkça ve zihnimizin yıkıcı ve yakıcı etkisine dur dedikçe hayat ve renkleri daha netleşecek, bizleri daha besler hale gelecektir.
Formal ve informal meditasyon yapma şansına sahibiz. Yoğun geçen ve sorumluluklarımızın çokça olduğu bir gün içinde düzenli olarak her gün yarım saat ve üzeri meditasyon yapma beklentisi başta zorlayıcı olabilir ve hafifleme derken bize yük gelebilir. Bu sebeple başlarda informal olarak ihtiyaç duydukça nefesinizle buluşmak, ani bir karar vermeden, çıkış yapmadan kendinize ve etrafınıza suçlayıcı, yargılayıcı bir söz söylemeden ya da eylemde bulunmadan önce nefesinize dönerek kendinize meditasyonla 3 dk tanımanız bile, hem sizin için hem evren için büyük bir adımdır.
Formal meditasyonda kişiler günlük planlarının içine meditasyonu bir rutin olarak alırlar ve yönlendirilmiş meditasyon dışında, bir saate varan sürelerde kendilerini, bedenlerini, düşüncelerini, zihinlerini sessizlik içinde izlerler. Yeni başlayanlarda hedefimizin bu olması gerekmiyor. Şart de değil. Doğunun mucizesi meditasyonu batının yoğun ve kendinden uzakta yaşamı içine karmak, harmanlamak mümkündür.
Meditasyon yaptıkça, kendinizi keşfettikçe, siz hazır oldukça meditasyonda geçirdiğiniz süreler ve tarzları değişecektir. Sabır, anlayış, kabul ile hareket edecek ve yüksek beklentiler uzak kalacak şekilde başlamak ve yolda olmak güzel bir başlangıç noktasıdır.
Nasıl bir atletin, atletizme başlar başlamaz, maraton koşmasını ve dünya rekoru kırmasını beklemek gerçekçi değilse meditasyon yapmaya başladığımız ilk denemelerimizde mükemmel tanımı peşinde koşmak da gerçekçi olmayacaktır. Yüz saat, bin saat ve on bin saat kuramını hepimiz biliyoruz. Mozart’ı Mozart yapan on bin saat ve üstü çalışması, Edisson’u ampül icadına götüren de binlerce denemesi, Einstein’a o terorileri bulduran da inançla, sabır ve istikrarla tekrar ediyor olması. Doğduğumuz an konuşabilir, yürüyebilir, koşabilir olmadığımıza göre hayatta yeni başladığımız her şeyde zaman, sabır bizim en büyük yoldaşımızdır.
- Meditasyon ile DENGE
Meditasyon, günlük rutinler içinde unuttuğumuz insani yanımızı tekrar hatırlatır. Kendimize şefkat ile yaklaşmanın büyüsünü, lezzetini yaşatarak. Kendi içimizde yaşadığımız eşsiz şefkatli kaynağın hayata, bize etkisini fark ettirir ve etrafımıza da şefkatle yaklaşmanın sağlayacağı keyfi deneyimletir. Şükretmek ve minnettarlık olgularını hayatımıza geri getirir. Bizim için yapılanın önemini anlamak, anladığımız ve minnettar olduklarımızın, içimizde yarattığı duygu ve bunun eylemlerimize yansımasına olanak tanır. Bizi farkındalığın üç aşamasından geçirir: Kabul etmek, duygu deneyimlemek ve eylemlerimiz, davranışlarımız ile karşı tarafa göstermek.
Meditasyon sayesinde; önce kendimize sonra çevremize şefkat, minnettarlık, nezaket, merhamet, yardımseverlik, koşulsuz sevgi, saygı, olduğu gibi kabul etmek, paylaşmak değerlerini katar ve aşılarız. Bunları fark eden, kabul eden ve şükreden, sonrasında da eylemlerinde sergileyen kişi sevginin eylemsi versiyonuna geçiş yapmayı sağlar.
Meditasyon alma – verme dengesini bize sunar. Almak kadar vermenin de mutluluğunu, keyfini yaşamamıza izin verir.
Meditasyon ile deneyimlediğimiz İçimizde ve dışımızda bir bütün olma, tam olma halidir.
- Meditasyon ve Şefkat, Merhamet
Meditasyon, sevginin, şefkatin deneyimlenmesidir. Yakınlarımıza duyduğumuz sevgiyi, bu sevginin değerini, içimizde yarattığı duyguları ve verdiği enerjiyi, gücü anlamamızı mümkün kılar. Aldığımız kadar verdiğimiz sevginin değerini ve dönüştüren gücünü yaşamamıza alan açar.
Meditasyon merhametin iyileştirici, onarıcı gücünü yaşatır. Başkalarının acılarına, sorunlarına durup içimizde hissederek yürekten paylaşmamızı sağlar. Acısı, derdi olanı anlayıp iyi gelecek adımları görebilmemizi, onların zorlu zamanlarında sığındıkları güçlü bir gövde, dayandıkları sağlam bir omuz olmamızın rehberliğini bize sunar.
- Meditasyon ve Koşulsuz Sevgi
Meditasyon içimizde uyanan koşulsuz sevginin, olduğu gibi kabulün sağladığı şefkat, merhamet ve minnettarlık duyguları ile etrafımızdaki kişilerin mutluluklarından, sevinçlerinden, başarılarından içtenlikle bizim de keyif, zevk almamızı sağlar. İçimizdeki kıskançlık, haset gibi zehirli duyguların ve onlarla türeyen düşüncelerin yıpratıcılığından korur. Sevdiklerimiz için mutlu olmayı öğreniriz, sanki kendi başımıza gelmiş gibi.
Meditasyon, içimizdeki iyi insanı görmemizi, fark etmemizi, duymamızı sağladığından herkesin içindeki o iyi insanı görebilecek gözümüzün, kulağımızın, kalbimizin açılmasını sağlar. Zamanında bize zarar vermiş kişilerin bile içerisindeki iyilik ışığını görmemizi, yargılama, suçlama, değerlendirme yerine sevgi ile gözlemleyen ve doğru olan ne ise onu seçme şansını bize verir.
SON SÖZ
Kendimizi tanımak için kendimizle baş başa kalmaktan uzaklaştığımız her anın bizi kibir, kıskançlık, haset, bencillik, kindarlık, öfke, nefret ve kayıtsızlığın içine farkında olmaktan çekeceğinden sakın şüpheniz olmasın. Egomuzun, zihnimizin esiri olup bedenimizi ve ruhumuzu KÖLE mi yapmak? Yoksa huzurlu, uyumlu, hayatla ahenkli bir dansa eşlik etmek mi? Sizin tercihiniz hangisi?
Meditasyon ile anda olmak, farkında olmak, kabul etmek, bütünün vazgeçilmez, değerli bir parçası olduğunu bilmek ve bir olmak, olmak…
Meditasyon; sonsuzluk, ebediyet ve mutlak kabul edilen bağlanma ve kopuşun izini sürmemize vesile olandır. Madde dünyasından manevi dünyaya, dış kaynaktan iç kaynağa dönüşüme aracılık edendir.
Meditasyon arızalı zihnimizin sürekli üretip bizi kıskacına aldığı veya kısıtladığı inançlardan kopmamızı, onlara esir olmamamızı sağlarken, iç huzurumuzu ve dengemizi bulmamıza aracılık eder.
Sonuçta meditasyon içimizde iyi olma halini deneyimleterek nelere ihtiyacımız varsa bunları araştırtan, bulduran, tohum gibi içimize eken ve sabırla, sevgi ile, şefkat ile büyümesine izin veren ortamı bulmamızı sağlar. Hayatınızda olumlu, güçlü, kendi merkezinde, ne istediğini bilen olmak istiyorsak, sınırlarımızı, korkularımızı, inançlarımızı keşfetmek ve KENDİNİ TANIMAK ve KENDİNİ BİLMEK istiyorsak meditasyon formal ya da informal olsun hayatımıza alınması gereken bir deneyimdir.
Meditasyon sayesinde kabul ettiğimiz sınırlarımızı aşmayı, kendimize dair bildiğimiz ezberi yıkmayı ve var olan potansiyelimizi kullanabilmeyi mümkün kılarız. En zorlu anlarda, hayat üzerimize geliyor dediğimiz anlarda dahi şefkati ve sağladığı huzuru deneyimleriz. İçimizdeki sonsuz enerjiyi etrafımızı değiştirmek için değil kendimizi değiştirmek ve dönüştürmek için kullanırız. “Sen değişince dünya değişir” sözünün altında yatan da bu felsefedir. İnsanları, olayları değiştirmek için harcayacağımız çabanın, ayıracağımız zamanın çok daha azı ile zihnimizde, düşünce şekillerimizde meditasyon ile sağlayacağımız dönüşüm hepsinden faydalıdır ve hayatımızın poizitif akışını destekler.
Sizce bunlar meditasyonu denemeye karar vermeniz için yeteri kadar cesaretlendirici, değil mi?
Meditasyon deneyimlendikçe, hayatınızın içinde olması gerektiği kadar pratikle yer aldığında lezzetini inanın hiçbir şeye değişemeyeceksiniz.
Sevgiyle…

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir...

Meditasyona İlk Adım
- Mayıs 23, 2023
- tarafından Lale Yılmaz
- içinde MEDİTASYON