DURMAK, SAKİNLEŞMEK, DİNLENME, İYİLEŞME


Durmak, iç görü geliştirebilmenin geçiş kapısıdır. Hayatın yoğun temposu içinde beden – zihin – ruh bağımız kopmuş halde, farkındalığı düşük, kayıtsız, değişime dirençli gidiyor isek DURMAK bize farz olmuş demektir. Kendi içimizde ve başkaları ile sürekli savaş halindeyiz. Bedeninize bir bakın. Kazık gibi olmuş omuzlar, kaskatı bir boyun, esnekliğini kaybetmiş bir beden ve sıkılmaktan çatlayan, gıcırdayan dişler…
Daha sayayım mı neden durmalıyız???
Korkularımızı, bitmek dinmek bilmeyen arzularımızı, hırslarımızı, öfkemizi, korkularımızı mindfulness pratikleri durdurmayı başarabiliriz. Nefesimize dönebilir, bedenimize bakabilir, içsel duyumlarımıza alan açabiliriz.
- Çay içtiğini fark ediyorsan, duruyorsun.
- Bulaşık yıkadığını fark ediyorsan duruyorsun.
- Yani hayatından telaş, yaşadığın ana dair kayıtsızlık, eee bir sonraki ne sorusu çıkıyor demektir.
Sakinleşmek, kendimizi savrulmaktan, oradan oraya yalpalamaktan, kafamızı kırıp gözümüzü çıkarmaktan kendimizi farkındalıkla ve şefkatle korumak demektir. Bunun için bazı adımlar atmamız gerekir.
Sakinleşebilmek için
a) Duygumuzu / düşüncemizi etiketlemeli, tanımalı,
b) Kabul etmeli,
c) Şefkatle kucaklamalı,
d) Derinlemesine farkındalıkla çocuksu bir merak ve saflıkla olana bakmalı
e) An içindeki bağlamı görebilmeliyiz.
Ben burada bağlamın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her şeyi kişisel algılamadan önce, olayın kök nedenini anlamaya niyet etmek ve duru bir görü, kalpten bir göz ile olana yargısız ve değerlendirmelerden uzak bir tutumla bakabilmek
Dinlenmek, bu hayatta asla yapmamamız gerektiği söylenen, tembellik ile eşleşen, ne uzanıyorsun hadi, kalk, … yap ile biten cümleler ile büyümüş biz için nerede ise YASAK bir kelime. Dinlenmenin kelime anlamını bilip bilmediğimizden bile emin değilim. Bugün tüm tatiller burdaydım, şurdaydım, yaptım, yedim, içtim, gördüm ile dolu rekabet içeren eylem halleri ile dolu. Hafta sonlarımız çocuklarımızın lojistik hizmetler müdürü, şöförü olarak geçiyor. Kendimiz dinlenmediğimiz gibi onları da dinlendirmiyoruz. Oysa eylemsizlik de bir eylemdir, eğer fark edebilirsek. Dinlenmeyi öğrenebilirsek iyileşmeyi de becerebileceğiz. Zihnimizin, bedenimizin ve ruhumuzun dinlenerek şarj olmasına, sağlığına kavuşmasına ihtiyacımız var. Tüm dünyada üretim fabrikaları bile yılda 365 gün çalışmıyor, 30 gün duruyor, arada periyodik ve koruyucu bakıma giriyor. Kendimize makineler kadar bile dinlenme süresi tanımıyoruz. Duralım, sakinleşelim ve dinlenelim ki iyileşmenin mucizelerini kucaklayalım.
İyileşmek, havanın, suyun, toprağın, insanın, hayvanın, bitkinin, eşyanın, makinenin, … her şeyin durup, sakinleşip dinlenerek iyileşmeye ihtiyacı var. Bu yoğun tempoda oradan oraya, sorumluluktan sorumluluğa, yarıştan yarışa koşarken iyileşemeyiz. Bu tempoda sorunu, kök nedeni, ihtiyacı, şifayı göremeyiz. Odaklanmak, fark etmek ve yeniden çerçevelendirmek için ilk üç aşamaya ihtiyacımız var. Hayatının, ilişkilerinin, çalışma koşullarının, çocuğunla ilişkinin dönüşmesi için iyileşmen lazım. Savaşın, belanın, yokluğun ve açlığın bitmesi için iyileşmemiz lazım. Kalp gözüyle bakabilmek, şefkatle yaklaşabilmek, koşulsuz sevebilmek için iyileşmemiz lazım.
Kendimizi ve yaşamlarımızı sürekli ameliyat ederek ayağa kalkmayı beklemeyelim.
Haydi duralım, sakinleşelim, dinlenelim ve iyileşelim…
Hep beraber,
- Durmanın keyfine,
- Sakinleşmenin huzuruna,
- Dinlenmenin keyfine,
- İyileşmenin sağlığına kavuştuğumuz güzel günlere adımlayalım…
Kalbimle,
Hande Mistili

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir...

ALIŞKANLIKLARIN DEĞİŞİMİNDE ÖZ ŞEFKATİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ
- Temmuz 10, 2023
- tarafından Lale Yılmaz
- içinde MINDFULNESS

Zihin ve Beden – Uyku Sağlığı

Öz Şefkat
