FARKINDALIK ve ŞEFKAT


Farkındalık
Farkındalık, dikkatin bir niteliğidir.
Metta olarak da ifade edilir. Sevgi dolu nezaket, Loving Kindness.
Farkındalık; dikkati kasti, bilinçli, açık, kabul edici, şefkatli, yargısız, dostça bir tutumla olan her ne ise ona yönlendirme halini tanımlar.
Farkındalık; dikkati kendi iç dünyanıza, duyularınıza, bedensel duyumlarınıza, duygu, düşünce ve davranışlarınıza, çevrenize, ilişkilerinize, yaşadıklarınıza bilinçli, kasti olarak yönlendirmektir.
Dikkati yaşamın içinden geçen, deneyimleyen size ve deneyimlediklerinize bu şekilde yönlendirmek yaşamın sınırlarından doğan acı ile temasınızı anlamanıza ve burada kendi kendinize verebileceğiniz desteklere yüzünüzü dönme fırsatını sunar.
Harward’da, 2010 yılında yapılan bir araştırma sonuçlarına göre yaşamlarımızın sadece % 47’sine zihnimiz bilinçli, odaklı olarak eşlik ediyor, geri kalanında bilinçsiz şekilde, an deneyiminden uzak, geçmişte ya da gelecekte uçuşuyor.
Hepimiz bu hali biliriz değil mi? Zihnimiz hikayeler üretir; endişe, yargı, varsayım, hipotezler içeren henüz gerçekleşmemiş ve hatta belki hiç gerçekleşmeyecek olasılıklara dair. Kimi zaman da kendimizi dünde, geçmiş yaşanmışlıklarımızın küllerinde, yeniden alevlendirmeye çalıştığımız anılarımızın acısı, pişmanlığı içinde buluruz kendimizi.
İkisi de evrimin bir hediyesidir; hayatta kalma mekanizmamızın oto pilot halde sürekli devrede olmasının sonucudur.
Farkındalık; yani dikkati an deneyimine yönlendirmek, ona odaklanmak bizi savrulmaların yorucu ve enerji tüketen halinden koruduğu gibi GERÇEK ile temas etme kapasitemizi büyütmemize yardımcı olur. Sonuçta farkındalık bizi mutlu eden haller peşinde koşma, elde etme ya da elde tutma arzumuz ile olumsuz deneyimlerden kaçma – sakınma sarkacımızdan özgürleştirerek, hayatı nötr bir pencereden izleme kabiliyetimizi geliştirmemize yardımcı olur.
Farkındalık; bir fener gibidir. Karanlık bir odaya girdiğinde, feneri tuttuğun noktayı aydınlatan, önünü görmeni, yolunu belirlemeni sağlayan bir ışık gibidir.
Farkındalık geliştikçe bizler de birer bahçıvana dönüşürüz. Bahçesinde güzel kokulu, iç açan çiçekleri, bereketli, lezzetli ağaçları büyüten bir bahçıvan oluruz. Bahçıvanın bahçesine gösterdiği özeni duygu ve düşünce dünyamızda, yaşanmışlıklarımızın izleri üzerinde çalışırken sergileyebilme hünerini kazanırız. Bizi besleyen güzel hisler, duygular, düşünceler, davranışlar yaratan zihnimizin tohumlarını büyütüp çoğaltırken zararlı, ürüne zarar veren zehirli tohumlarımızı ayıklamayı, bahçemizden uzaklaştırmayı öğrenir, tekrar oluşmamaları için neler yapabileceğimizi bilir hale geliriz. Hepimiz hayatımızın bahçıvanları haline döner, yaşamlarımızı muhteşem bahçelere dönüştürürüz. Muhteşem bahçemizde dikkatin niteliğini yetiştirir, dikkatimizi yönelttiklerimiz büyütür, dikkatimizi çektiklerimizi küçültürüz.
Farkındalık kimi zaman bir projektör gibidir, bütünü, bütünle olan bağını, oluşların bağlamını, resmin bütününü görmemizi sağlayan bir projektör olur. Cımbızla ayıklanmış, bağlamından kopuk, zehir üreten haller yerine ormanın tamamını gören ve her şeyi kendi bağlamında değerlendirmeye destek verecek güçlü bir ışık kaynağı ile temas ederiz.
Görevin sevgiyi aramak değil,
yalnızca sevgiye karşı kendi içinde inşa ettiğin
engelleri aramak ve bulmaktır.
RUMİ
Yaşamda olanlara bir kameranın objektifinden bakarak, her an içinde mercekle NETLİK ayarı yaparız. An içine merceği odaklar, dikkati pür dikkat ona yönlendirir ve olan ne ise onu daha net görebilmenin verdiği keyfi yaşama şansı buluruz. Tabii ki dikkati yönlendirdiğimiz her şey illa keyif vermek durumunda değildir. Keyiften kast ettiğimiz illa hoşa giden şeyler değildir. Yani bu görüş ile hoş deneyim peşinde değilizdir. Burada keyif GERÇEĞİ görebilmenin keyfidir. Gerçek kimi zaman acı, ekşi, kimi zaman tatlı – tuzlu olabilir. Keyif dediğimiz tadı ne olursa olsun GERÇEĞİ görmenin, ona yüzünü dönmenin ve acıyla olan ilişkinden doğan ıstırabı anlama, sonlandırma kapasitenin her daim seninle olduğunu HATIRLAMAKTIR.
Günümüzde hepimizin farkındalığı uyanmış halde, uyurgezerlikten uyanıklığa ciddi bir geçiş yaptık. Yaşamın içinden geçerken uyumu kaybettiğimiz, zorlandığımız her şeyi daha bir farkındayız. Ancak ehil şekilde farkındalıkla ilişkimizi görmezden gelirsek hem kendimize, hem çevremize, hem de yaşama suçlayan, yargılayan, etiketleyen, varsayan bir çerçeveden yani oldukça zorlayan, stres yaratan, tüketen bir noktadan bakabiliriz.
Mindfulness zihnin ve kalbin mevcudiyetidir. Bir kuşun iki kanadı gibidirler. Şefkatten yoksun bir farkındalık tam istediğimiz desteği sunamaz. Entelektüel, sadece zihin odaklı, pratik ve şefkatten yoksun farkındalık zehirli oklarını atarak acı diye tanıdıklarımızın ıstıraba dönüşmesine vesile olabilir. Bu nedenle de farkındalık denizinde şefkatle yüzmek çok değerlidir.
FARKINDALIK VE ŞEFKAT
Farkındalık ve Şefkat bir kuşun iki kanadıdır. Biri dikkat kesilmeyi ifade ederken diğeri dikkatin olmazsa olmaz niteliklerini sunar.
Kuşun gökyüzüne sağlıkla süzülebilmesi için iki kanadına ihtiyacı olduğu gibi farkındalığın sağladığı bilgeliğin yaşamımıza olumlu yansıması için şefkate ihtiyacımız var. Şefkatten yoksun bilgelik yani farkındalık bize acının oklarını yargı, suçlama, eleştirel bakış, negatifi görme eğilimi, hoşnutsuzluk olarak atabilir ki bu; bugünün dünyasında yaşadığımız anksiyete, panik atak, depresyon, genel mutsuzluk – tatminsizlik hali, artan kaygı – endişe durumları gibi rahatsızlıkların önünü açar.
Farkındalıkla el ele vermiş Şefkat; bize acı veren şeyleri görme, kaynağını anlama, giderme, tekrarlamasını önleme fırsatı sunar. Bu da her birimizin özgür ve özgün bir yaşam yaşama kapısını aralar.
Şefkatli Farkındalık bize bilgeliği aşılar, niyetimiz olan şeyleri daha net görebilmemizi sağlayacak bilinçte olmamızı destekler. Zaman içerisinde pratiklerimizle de bilgeliğin üç unsuru yaşamımıza nüfuz etmeye başlar.
• Her şey gelip geçididir.
• Hiçbir şeyin maddesi yoktur
• Yaşamda acı, ıstırap, keder vardır.
Özetle bize “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” bakış açısını aşılar.
Şefkatli Mindfulness pratiklerimizle her şeyin olması gerektiği gibi olmasına izin verme, alan açma kasımızı geliştirme fırsatı yakalar, bu vesile ile yaşamı kalpten, koşulsuz kucaklayan kasemizi büyütme imkanına erişiriz.
Aslında öğrenmeye niyet ettiğimiz: Baba – oğul arasında geçen diyalogda çok güzel anlatılır.
Baba ile oğlu Mindfulness – Farkındalık hakkında konuşurken, oğul sorar:
Oğul: “Baba, bu öğretide en önemli şey nedir?
Baba: Hiçbir şeye “ben” ve “benim” diye tutunmamak
Yaşadığımız deneyimler, deneyimlere dair hislerimiz, duyumlarımız veya düşüncelerimiz artık bizim için Hoş – Nötr – Nahoş ötesinde bir tolerans alanında deneyimlenir hale gelir ki bu da acı dediğimiz gerçekle / hakikat ile tüm benliğimizle yaşama iznini kendimize sunmamızı sağlar.
Acı, yaşamın özünde vardır. Yaşam, sınırlı olması sebebi ile acıyı yaratır. Farkındalık felsefesi, acı ve çeşitleri ile kurduğumuz ilişkiyi tanımlar… Yaşam yolculuğundan geçerken kimimiz sıradan acılar, kimimiz değişimlerin yarattığı acılar, kimimiz de birleşimlerden doğan acılar içinden geçeriz.
Farkındalık felsefesi; acıyı görmeyi, acının kaynağını anlamayı, acıyı gidermeyi ve acının yeniden oluşumunu engelleyebilmek için izleyebileceğimiz yola ışık tutar.
Farkındalık ve Şefkat el ele verdiğinde TOLERANS ALANImızın genişlemeye başladığını, sınırlarımızı fark edilme yetimizin gün be gün arttığını gözlemleriz… Bu da bize çok önemli bir destek sunar ki limitleri aşırı zorlamanın getirdiği stresten kendimizi korumayı öğretir.
TOLERANS PENCERESİ
Tolerans penceresi Dr. Daniel Siegel tarafından geliştirilmiş bir modeldir. Yani kişinin sinir sisteminin etkin bir şekilde işlev görerek bilgiyi alıp işleyebilecek durumda olduğu alanı tanımlamak için geliştirilmiştir.
Tolerans penceresinde olduğumuzda yani optimal uyarılmış halde iken alıcı, açık, bilgiyi işleyen bir durumda etkin ve rahat hissederiz.
o Eğer fazla uyarılmış olursak duyguları güçlü bir şekilde hisseder; öfkeli, endişeli ya da güvensiz hissedebiliriz, odaklanamayız ve yoğun düşünceler gelebilir.
o Az uyarıldığımızda ise uyuşuk, hissiz, uykulu, enerji seviyesi düşük, kendimizi kapanmış ya da bulunduğumuz ortamdan / yaşamdan kopuk hissedebiliriz
Şefkatli Mindfulness yukarıda da bahsettiğim gibi bize bahçıvanlığı öğretir. Olumlu, hayata pozitif bakan, yanılsama ve varsayımlardan ari düşünce tohumlarımızı büyütmeyi, olumsuz, karanlık, ikilik dünyasına davetiye çıkaran, arzu, şehvet, aç gözlülük, nefret illüzyonlarına kapılmamıza vesile olan zehirli düşünce tohumlarımızı da ayıklamayı, dönüştürmeyi öğretir.
Olanı, yani yaşamın içinde yaşamla beraber olan her şeyi sevgi, merhamet, beraber oluş gözü ile görebilmeyi ve bütünleşmeyi, bütünün içinde erimeyi, bütünle karışmayı deneme fırsatımız olduğunu hatırlatır.
Mindfulness Şefkat Programı zihin – beden bağını yeniden kurmayı, kendinle tekrar bağlantıya geçmenin yollarını bilgelik, şefkat ve beden farkındalığı geliştirme pratikleri ile destekler.
Bilgelikle farkındalık kasımızı geliştirirken bize ıstıraptan kurtulma ve şefkatle özgürleşebilme kapısını aralar. Özgürlük kapısının anahtarı da zihin – beden bağını yeniden şefkatle kurabilmektir.
Kalbimle,
Hande Mistili

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir...

ALIŞKANLIKLARIN DEĞİŞİMİNDE ÖZ ŞEFKATİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ
- Temmuz 10, 2023
- tarafından Lale Yılmaz
- içinde MINDFULNESS

Zihin ve Beden – Uyku Sağlığı

Öz Şefkat
