Öz Şefkat


Öz şefkat deyince ilk önce aklınıza ne geldi?
- Kendi reklamınızı yapmak?
- Kendini diğer insanlardan daha üstün görmek?
- Ya da bencil birisi olmak?
- Benim sorunlarım sizinkinden daha önemli?
Öz şefkati tanımlayabilmek için öncelikle şefkati tanımlamak gerekir. Çünkü bir başkası için uyguladığımız şefkat ne ise, öz şefkat te kendimiz içindir. Tanımı gereği her ikisi aynı niteliklere sahiptir.
Şefkat; bir başkasının acısına nezaketle yanıt vermek, acısının hafiflemesini dilemek.
Öz şefkat; ise kendi acımıza nezaketle yanıt vermek ve acımızın geçmesini dilemektir.
İkisinde de ortak olan özellik “ACI”
Kendi acımızı tanımak için bir durup bakmak, öncelikle fark etmek gerekir. Çünkü acıyı fark etmek lazım ki ona karşı şefkat geliştirebilelim.
İçinde bulunduğumuz andaki tüm deneyimin farkında olmak önemlidir.
“Evet şu anda acı var” farkındalığına ulaşmaya başladığımızda, acıdan kaynaklanan zorlanmanın yarattığı duyguyu da fark etmek, duyguyu tanımlamak oldukça etkili olacaktır öz şefkat geliştirebilmek için.
- Çok üzgünüm, canım acıyor, hayal kırıklığı yaşıyorum gibi isimlendirmeler duyguyu tanımlamaya destek olur.
Peki acı mevcutken, bedenimizde neler oluyor, onları nasıl ifade ederiz?
- Boğazım düğümleniyor, kalbim acıyor, başım ağıyor, göğsüm sıkışıyor gibi cümleler kurabiliriz.
Bu zorlanmaya dair veya beni zorlayan düşüncelerim de var mı?
- Neden benim başıma geliyor, neden ben yapamadım gibi.
Zorlandığımızı fark etmek, öz şefkat uygulamak için ilk adımdır.
Peki sadece fark edip kalırsak, bu acının içerisinde farkındalığı tam olarak deneyimleyemezsek, gözlemci niteliğine geçemezsek neler olur?
Evet, zor bir anın içerisinde gözlemci olabilmek hiç kolay değil. Bu sebeple farkındalığımızı oluşturmak için zor zamanları beklememeliyiz.
Farkındalıklı bir yaşam süreci zorlanmalarımızda da en önemli desteğimizdir.
Zorlandığımızda öz şefkat geliştirebilmek şöyle çıkıyor ortaya,
“Acı insan olmanın bir parçası, dünyanın herhangi bir yerinde birileri de aynı benim gibi zorlanıyor, acı çekiyor”.
Acıların büyüklük ve şekilleri farklı olabilir. Burada acının hiyerarşisinden değil, herkesin zorlanıyor olma ihtimalinden bahsediliyor. Bu bize ne kazandırıyor?
Acının bizi izole etmesinden, ayrıştırmasından, kurban zihniyetinden uzaklaştırıyor. “Ah, vah hep benim başıma geliyor “demekten çıkarıyor. Benim de herkes gibi acı çeken, çekebilen bir varlık olduğumu hatırlatıyor.
Sonrasında “tamam fark ettim, bir acım var”, herkes acı çekiyor bu da tamam. Kendime karşı biraz daha nazik, biraz daha anlayışlı olabilir miyim acaba?
Biraz daha şefkatli, eleştirel olmadan yaklaşabilir miyim?
Zorlandığımızda insanoğlu olarak genelde eleştirel sesler yükselmeye başlar içeriden.
- Beceremedin yine.
- Ne yaptın sen?
Eleştiri başladığında zihin bunu tehdit olarak algılıyor. Hal böyle olunca sinir sistemi de etkilenmeye başlıyor. Sanki bir alarm durumu varmış gibi negatif yönde işlemeye başlıyor. Onun yerine nezaketle yaklaşabilir miyiz?
Düşünün ki bir arkadaşınız size acılarını, zorlanmalarını anlatsa; “sen de hep böylesin zaten” diye kızarak mı, yoksa;
“Ne kadar zor senin için, sana nasıl destek olabilirim, bir ihtiyacın var mı” sözleriyle mi yaklaşırsınız?
Kendimiz için de nazik bir şekilde bunu yapabilir miyiz?
“EVET” yapabiliriz. İşte o zaman öz şefkat uygulamaktan bahsedebiliriz.
- Nazik ve anlayışlı olarak.
- “Neye ihtiyacım var?” sorusunu kendimize sorarak.
Farkındalıkla yaklaştığımızda yargısızca ve nazikçe gözlemleyebilmeyi geliştiriyoruz.
Birçok insan, öz şefkat fikrine karşı direnç gösterir. Bu gerçekten sadece kendine acımanın bir türü değil midir?
Ayrıca öz şefkat, benim sorunlarım sizinkinden daha önemli olduğunu düşündüğüm anlamına gelmez. Bu sadece benim sorunlarımın da önemli ve ilgilenmeye değer olduğunu düşündüğüm anlamına gelir. Bu nedenle hatalarınız ve başarısızlıklarının için kendinizi kınamak, eleştirmek yerine acı çekme deneyiminizi, kalbinizi yumuşatmak için kullanabilirsiniz.
Sizi bu kadar tatminsiz kılan, o gerçekçi olmayan mükemmellik beklentilerinden vazgeçerek, gerçek ve kalıcı tatmine giden kapıyı açabilirsiniz. Tüm bunlar kendinize o anda ihtiyacınız olan şefkati vererek mümkün olur.
Öz şefkat, güvenli bir sığınak gibidir. Sonu gelmeyen, pozitif ve negatif öz yargının, eleştirinin fırtınalı denizlerinde bir sığınak sağlar. Sizi fırtınadan korur. Böylece “onlar kadar iyi miyim?” “Yeterince iyi miyim? “ sorularını bir kenara bırakabilirsiniz.
Kendi ellerimizi tutarak, derinden özlemini duyduğumuz sıcak, destekleyici ilgiyi kendimize sağlayacak araçlara sahip olduğumuzu hatırlayabiliriz. Tüm bunları dışarıdan beklemek yerine içimizdeki şefkat duygusunun ışığıyla yol göstermesine izin vererek güçlenebiliriz.
Hep hatırlayalım ;
“KENDİNDEN SAKINDIĞIN ŞEFKAT BAŞKASINA ÖFKE OLUR”
Öz şefkate dair çok sevdiğim bir şiirden küçük bir bölüm dinlemek isterseniz ses kaydına dokunabilir,
Okumak isterseniz aşağıdan okuyabilirsiniz.
ÖZ ŞEFKAT
Sokakta yürüyor
Yoldan geçenlerin bakışıyla
Bana benzeyen bir yabancı
Hayır, bu benim.
Daha önce binlerce kez geçti
Fark edilmeden
Konuşulmadan
Sevilmeden
Bir başkası için görmezden gelindi.
Ama bu kez fark ediyorum
Kendimi selamlıyorum
Davet ediyorum, bir fincan çaya
Yaşamın kokulu kıyısında birlikte bir gezintiye
El ele tutuşarak
Sarılarak
Severek
Tenimin altındakini
İbrahim İbn Salma
- Paylaş:

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir...

ALIŞKANLIKLARIN DEĞİŞİMİNDE ÖZ ŞEFKATİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ
- Temmuz 10, 2023
- tarafından Lale Yılmaz
- içinde MINDFULNESS

Zihin ve Beden – Uyku Sağlığı

BEDENİNİZ SADECE KAFANIZDAN MI İBARET?
