TOLERANS PENCERESİ VE REZİLYANS


Tolerans penceresi, Dr. Daniel Siegel tarafından geliştirilmiş bir modeldir.
Kişinin sinir sisteminin etkin bir şekilde işlev görerek bilgiyi alıp işleyebilecek durumda olduğu alanı tanımlamak için geliştirilmiştir. Tolerans penceresinde olduğumuzda yani optimal uyarılmışlık halindeyken, alıcı, açık, bilgiyi işleyen bir durumda, etkin ve rahat hissederiz.
Fazla uyarıldığımızda duyguları güçlü bir şekilde hisseder, öfkeli, endişeli ya da güvensiz hissedebiliriz, odaklanamayız ve yoğun düşünceler gelebilir. Az uyarıldığımızda ise genellikle uyuşuk, hissiz, uykulu, düşük enerji seviyesinde, kapanmış ve kopuk olabiliriz.
Öncelikle hepimizin ihtiyaçları olduğunu kabul etmemiz ve an içinde neye ihtiyacımız var sorusunu kendimize sormaya alışkanlık haline getirmemiz çok değerli. Tolerans penceresi şu an içindeki durumumuzu fark etmeyi ve ihtiyacımızı karşılamanın önemini bize hatırlatıyor.
Hepimizin ihtiyaçları var ve bu ihtiyaçları karşılanmadığında stres, endişe, hayal kırıklığı, incinme duygularını yaşamak, iyi oluş halimizin sarsılması doğaldır.
Psikolojik sağlamlığımız arttıkça hayatın zorlukları karşısında kendi ihtiyaçlarımızı karşılayabilir hale geliriz ve sonucunda da daha fazla iyi oluş hali hissederiz. Hepimizin üç temel ihtiyacı vardır:
1) Güvenlik
2) Doyum
3) Bağ kurma
Bu ihtiyaçlar insanoğlunun evrensel tarihine dayanır ve her ne kadar evrimsel olarak beynimiz dönüşse de hala eski beyin sistemlerini kullanmaya da devam ediyoruz. Bu evrensel bilgiyi göz önüne aldığımızda ihtiyaçlarımızı dört temel yolla karşılarız:
1) Doğru olanı fark etmek,
2) Kendimize kaynak yaratmak
3) Düşünce duygu ve hareketlerimizi regüle etmek
4) Çevremizdekilere ve dış dünyayla ilişki içinde olmak
İhtiyaçlarımız | Fark Etme | Kaynak Edinme | Regüle Etme | İlişkilenme |
---|---|---|---|---|
Güven | Şefkat | Dayanıklılık | Sakinlik | Cesaret |
Doyum | Farkındalık | Minnettarlık | Motivasyon | Tutku |
Bağ Kurma | Öğrenme | Güven | İçtenlik | Cömertlik |
Duygusal Çevikliğimiz, rezilyansımız arttığında kaygı, huzursuzluk, hayal kırıklığı, yalnızlık, incinme ve gücenme duygularımız azalacaktır. Hayatın iniş ve çıkışları ile karşılaştıkça benliğimizin özünde bulunan huzur, rahatlık ve sevgi ortaya çıkacaktır.
Yaptığımız tüm formal, informal mindfulness ve şefkat pratiklerinin hedefi bu iç güçleri geliştirmey destek olmaktır. Beynin nöroplastisitesi – beynin yeniden kendini inşa edebilmesi özelliğinden faydalanmanın sırrı da her gün düzenli formal ve informal pratikler aracılığı ile yeni nörotik yollar inşa etmek, yeni yolların güçlenmesini desteklemektir.
Hepimiz iyi olalım,
Kalbimle,
Hande Mistili
2022, Nisan, İstanbul
Kaynak: Rick Hanson, Rezilyans, Diyojen Yayınları, 2018, syf 15-16

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir...

Zihin ve Beden – Uyku Sağlığı
- Şubat 21, 2023
- tarafından Hande MİSTİLİ
- içinde MINDFULNESS

Öz Şefkat

BEDENİNİZ SADECE KAFANIZDAN MI İBARET?
